İzleyiciler

22 Kasım 2010 Pazartesi

15 Kasım Pazartesi:Antakya-Suriye-Halep arife günü FOTOĞRAFLAR

FOTOĞRAFLAR:
suriye-halep


























15 Kasım Pazartesi:Antakya-Suriye-Halep arife günü

Sabah saat: 05.45'e kurduğum saate uyanarak güne merhaba dedim bir antakya gününe fakat bugünkü güzergah Antakyadan Suriye sınıra geçiş oradanda Halep'e varış olacak.
Önceki gece ise anca saat 22.30 sıralarında uyumuşken hafif bir sarsılma ile 01:00 civarında uykum bölünür gibi oldu çünkü tam o sıralarda Antankya 4.9 şiddetinde depremle sarsıldı.Sabah kahvaltıya inerken kapıya valızlerımız alınsın diye koyarak çıktık.Saat:07.15'te kahvaltımızın ilk renkli görüntülerini Antakya'da başladık.Büyük Antakya Oteli keyifliydi bir gün için bile olsa herkese tavsiye edilir,önceki gece asansörde kalmış olsak bile :)

Saat:08:00 'da Reyhanlı ardından Cilvegözü sınır kapısına doğru yola çıktık,09.00 civarlarında ise Türkiye sınırdan kısa sürede geçip az üründen oluşan euro ıle satıs yapan freeshopa ulaştık tek uygun şey manıkur setıydı 6,5 euro çantalı tamtakır set:)
Oradan sonra belirli bir mesafe aştıktan sonra suriye sınıra geldik pasaportlar toplandı .Yine freeshop vakti dedik haydi alışverişe :)burada çok şık bir freeshop bizi bekliyordu 'chanel ve estee lauder'tüm markalar vardı,giyimden,cep telefona elektroniğe,takıya tüm markalar en uygun ötesi fiyatlarla karsımızdaydı ödeme için dolar:)ornek dior ruj 23 dolar,guerlaın 100ml parfumler 55dolar,davıdoff erkek parfum buyuk boy 57 dolar,calvin klein beauty parfumu 96dolar vs....:)
ıphone3gs 400dolar:)
canon ıxus 130 foto mak 225 dolar.


Otobuse geri döndük ve tam sınırdan gecılmesı ıle kapılar acıkken ıcerı bır suru ipsiz sapsız adamın dolması bir oldu meger para change yapıyorlarmış ama hırsızlığa meyıllı tıpler olaysız kurtulduk onlardan para change yapanda oldu bızım gıbı yapmayıp şehre geçmeyı bekleyende.
Neysekı Türk parasıda kullanabildik gayet iyi oldu:)
Ayrıca turumuzda pasaportunda Israıl vizesi olup gelende vardı oysa uyarılmışlardı,suriye israil vizesi olanları sokmuyor,geldıklerı gıbı geri dönduler bayagı bır zorladılar şanslarını ama yapacak birşey yok,yoksa ülkede tutkulanabılırlerdi.
Buradan sonra ilk 'Halep-ALEPPO'şehrine doğru yola çıktık.
Yol üzerindeki taş evler etkiliyeciydi,farklı bir yere geçmiş olmanın verdiği farklılık, gecekondu tadında olmayan köy evlerı göze çarpıyordu hepsınde etnik kültürden etkilenmişlik hakimdi.
Önce eski şehre indik ve dar sokaklara doğru yola çıktık,ilk hedefimiz Kale'yi gezmekti,kalenin nasıl korunmuş olduğu sistemi anlattığında arap asıllı fransızca anlatım yapan rehberimizin anlattıkları herkesi şaşırttı,etraf karaböcüklerle kaplıydı inanılmazdı ,Türkiyenin nasıl böyle olmasını isteyen zihmiyetler var halen çözemedim Esat belki sizin gibi zihniyetli beyinlerinizide bombalar diye düşündüm:)Esat kimmi bu Ülkenin başbakanı hanı bizim ülkemızdekı first ladyden daha başı açık ,şık ve alımlı eşi olan suriye Başbakanı:)

Daha sonra öğle yemeği için Ermeni mahallesinde bulunan çarşının içindeki 'Sisi House'a gittik.
Yemek olarak farklı tadlar ve ud eşliğinde yemeğimizi tamamladık ve meşhur hurma tatlısı yedık(sarı hurma)
Ardından Kapalı Çarşıyı gezmeyebaşlamadan önce 7.yydan kalma camiiye gittik fakat kadınların içeriye girebilmesi için (Emevi Camii) bir şart vardı o şarta bende dahil 6-7 kişi uyduk halimiz bir fecaattı ,Tanrım bizim ülkemizi böyle olmaktan koru demekten başka çare kalmıyor.

(not:resımler detaylı olarak bırsonrakı sayfada olacak)

Saat:16:30 ıle 18:15 arası ise Kapalı çarşı turumuz başladı artık serbest zamana sahiptik,biranda öyle şeyler gördümki dönüp alırım derken dönemeden ve alamadan oradan cıktığımızı farkettık elımde en kayda deger 2 adet ipek şal,1 adet özel dokuma ipek,tasarım çantalarım için kumaş ,2 adet inci,mukemmel kokulu sabunlar vardı ama suslu eldıven,alamadığım saf parfumler,ve erkeklerın gıydığı o deve tuyu rengı gıysı  ınsallah son gun alabılırım dıye düşünerek çarşı gezımı tamamladım buarada ilginç olaylar olmadı degıl pecelı önunu acaba nası göruyor bu kadınlar dıye baktıklarımız izdiham izdiham diye bagırırarak yanımdan geçerken yanımdan en az 20 kere Maşallah diyerek geçen adamlarda oldu.:)
Ve hatta en komiği ise babamı 3 kadınlı sandılar en eglencelısı oydu sanırım AA 3 karı !!Superman:)dıyorlardı.
sonunda babam 1 karı da evde demekten başka care bulamadı çok eğlendık:)
Ardından buluşma noktası olan yerde hep beraber çay içtik,birşey unuttuğumu farkettım meydanda exchange dukkanı vardı bakınız:14TL verdim karşılığında ise 250 suriye poundu aldım:)
Biran ben bi adamı kazıkladım adammı benı çok düşündüm ama 14 TL verip 250 S.p almak iyi motive etti beni.
kendi para birimimize ulaşmak için s.p parasını 30 'a bölüyorduk dipnot bilginize.
Olduğumuz noktadan otobüse bindik ve otelın olduğu tıpkı taksim meydana benzeyen meydana doğru yola çıktık,gerçekten olduğumuz nokta sankı the marmaranın olduğu yer gibiydi.
Otelin adı:Aleppo palace hotel ,otel odamız şık ve konforlu kapıda zil dahi mevcut Tr de henuz otellerde böyle sistem adam&eve 'de dahı görmedım:)
Burada tvde Türk kanalları isteyene mevcuttu başka hiçbir yerde Türk kanalı yoktu hatta o gece aşk-ı memnu ve kurtlar vadisi vardı tabııkı arapca:)
Akşam yemek otelde fix bir menu hazırlanmış ben gündüzden çok yediğimden sadece başlangıc tadında masada olanlardan yedim ana yemekten tıpkı bırgece öncesı gıbı yemedım,akıllıca bir davranış yaptığımı ilerleyen günlerde anlayacagız.
ve Odaya dönüş iyi uykular ertesı gun yıne sabahın 05:30 cıvarlarında kalkacagımızdan erken uyumalı dinlenmeli....


Salı günü sırada Halepten,Hama (su dolapları=nuriyeler) ve son durak Hom's (humus) var.

14 Kasım 2010 Pazar

14 Kasım 2010 Pazar 'İstanbul-Hatay Antakya


































































İstanbul Atatürk Havalimanından Thy ile sabah 08.35 uçuşu ile 10.10 da Hatay'a vardık.











Oradan da otobüsümüze binip Antakya'ya geldik.Öncelikle Saint Pierre Klisesi ve Saint Pierre'in heykelının bulunduğu mahzen gıbı bır yerdeydik içimi ürpertmedi çünkü heykelcik 1932 yılında oraya konmuş,yani günümüzde yapılmış.











Bu mekana ait fotograflar fotoğraf makinemde mevcut oyuzden tatil dönüşü size aktarabileceğim ama onun dışında bazı gittiğimiz yerlerle ilgili cep telefondan olanları buraya aktarabileceğim sorunsuz olarak.











Buradan sonra Antakya eski sokaklarda otobusle kısa bir gezintinin ardından Anadolu Restaurantta yemek herkes mutlaka gelmelı 3-4 meze yemeli , ara sıcak, şalgam suyu ve tabiiki künefis olurmu?Künefeyi anavatanında yemek kadar güzeli yok bunu anladım .Zaten hayatımda toplasanız 5-8 kez bile künefe yememişimdir.Bu mükemmel bir başlangıç oldu diyebiliriz.






















Daha sonra Otobüse binmeden yürüme mesafesindeki Mozaikler için Şehirdeki müzenin yolunu tuttuk.Tek sorun gözume çarpmadan olurmu sizce?Fransızlar mozaikleri yerleştirmiş düzenlemiş biz yine hiçbirşey yapmamışız yani o mozaikleri tozlu raflara terk etmişiz.:(










Neyseki Flassız çekim olanağı ile bolca fotoğrafım oldu hem telefonla hemde fotoğraf makinesi ile:)










Ayrıca Mozaik fanatikliğimi az da olsa gidermiş oldum nasıl mı?tabiiki kitap ayracı ,kartpostal ve rozetle.










Saat :16:15 civarında buradan çıktıktan sonra biran kendimi Taksim meydanında hissettim,öyle bir kalabalık var ki meydanda Atlı Atatürk heykeli(anıtı) ile sanki istanbuldayım genç dolu bir şehir ,kimse kapalı değil(yanı türban veya başı bağlı yok denecek kadar az)ASİ Nehrinin kıyısına bakan otelimize doğru yöneldik sanırım 7-8 dk sonra otele varmıştık.




















Bir bilgi şu ki PinkyLola için bir çok yeni fikir edindim ,ve sabun alınacak şeyler arasında ilk sıradayken yerini damask kumaşlar aldı çünkü yeni tasarım çantalar yaratılacak :)




















Sonra ne mi oldu?Ne olmadı ki desek daha mantıklı ,Öncelıkle odaya gelıp 20 dk kadar dinlendikten sonra rusyadan istanbula gelmiş turistler gıbı uzerımızde ıncecık bır hırkayla eskı yeni tüm sokakları keşfetmeye düştük.Keyifle gezdik ve otele dönduk 18:40 civarı fakat ben bu yazıyı biranönce yazayım diye babamın laptopa kavuşayım hemde yazıyı kağıda yazdığımdan odaya gelmeliydim babamda odasına neyse asansöre bindik bizimle birlikte bir de belboy .Biz 3.kata cıkacagız bastık o belboy 2'ye ,o 2.katta indi biz inemedik asansörde kaldık.Yaklaşık 45 dk kadar orada mahsur kaldık,artık gülmekten yere yapıştık çünkü telefon çekmiyor ve asansöru bi yukarı bir aşşağıya çekiyorlar kapı açılmıyor hatta babam ve ben fotoğraf karesine de yansıdık:)










Kömürlüğüne indirin bari diyorum gülüyorum kamera şakası gibi ,Büyük Antakya otel macerası neyse bir torba muzumuz var sabah 6' ya kadar da vakit var .Dedikki asansör fobisi olan kafayı kesin sıyırdı.Buarada çıktık annem ve arkadaşının bizim asansörde kaldığımızdan falan haberi bile yok.:)















not:Çay bardağındaki çifte kavrulmuş türk kahvesi fincan kalmayınca çaybardağında geldi,bardağımız yok filan diye kıvırmadı kimse:)




Şimdi sırayla Resimleri ekliyorummmm










Yarın sorunsuz internetim olursa Suriye -Halep yazısı olacak :)bakalım nasıl geçecek










8 Kasım 2010 Pazartesi

sonbahar-kış 2010 pinkylola moda çekımınden











ÜRÜNLERE GÖZ ATIN:)




VE TAVSİYE ETMEYI UNUTMAYIN
her ürün 1adet kişiye özeldir.




PİNKYLOLA MARKA ÜRÜNLER SATIŞTA







PİNKYLOLA MARKA ÜRÜNLER MİSK NAİL SPA'



PORTFÖY,ÇANTA,KEMER,SAC BANDI,YÜZÜK,VE BROŞ






MİSK NAİL SPA BAĞDAT CADDESİ ERENKÖYDE



İSTER KREDIKARTI ILE ISTER NAKIT ALIN.






VEYA SONBAHAR ÜRÜNLERI İÇİN PASAJ.COM/PİNKYLOLA